Hani Bağdat’tan dönen eşeğe sormuşlar ya, ‘ne var, ne yok Bağdat’ta? Nasıl bir şehir?’Ne demiş eşek Bağdat’la ilgili“Hiç sormayın, öyle kalın karpuz kabukları var ki…”Bir yerle, bir faaliyetle ilgili anılar, izlenimler anlatılacaksa aklıma hep bu eski mesel gelir.Kişi ne görmüşse ya da yaratılışı neye uygunsa onunla sınırlıdır elbette anlatacakları…Karpuz kabukları ve Bağdat!Ben de Gümüşhane’ye giderken hep dönüşte yazacaklarımı düşündüm“Yediğim içtiğim bana kalsın, gördüğüm güzellikleri” anlatmalıydımDeneyelim bakalım.Değerli şair Fazıl Ahmet Bahadır ağabeyimin tavsiyesi üzerine çağrıldık Gümüşhane’ye.Zihnimde güzel bir adı ve imajı vardı görmediğim Gümüşhane’nin.Bu heyecanla oraya gittiğimde, uzun yıllardır yüksek binaların arasında ezilen, asfalt sıcaklarından bunalan biri ne hissederse onu hissettim., Bol grili bir şehirden bol yeşilli bir yere varmak güzel bir duyguydu doğrusu.Fazıl ağabeyin Ergenekon’a benzettiği bu güzel, şirin ve tarih kokan şehirde hiç yabancılık hissetmedim.Adeta aşina yüzler gördüm.Sıcakkanlı, dost ve samimi bir yapısı vardı Gümüşhanelilerin.Hele bizi karşılayan, şiir akşamını organize eden Talat Ülker Beyin cana yakınlığı bütün yorgunluğumuzu almıştı.17.si düzenlenen Uluslararası Kuşburnu –Pestil Kültür ve Turizm Şenliği kapsamında gerçekleştirilen Dilaver CEBECİ şiir akşamı, Öğretim görevlisi ve şair Talat Ülker’in de içinde bulunduğu gayretli bir ekibin eseriydi.Gecenin Dilaver Cebeci adına yapılması ayrı bir heyecan vermişti bana.Dilaver ağabeyi 2008 yılında kaybetmiştik.Vefalı oğluna güzel bir vefa örneği gösteren Gümüşhane’de kültür ve sanat ortamı hafife alınmayacak seviyedeydi.Talat Hoca, mevsimlik olarak yayımladıkları ve hayli kapsamlı HERFENE dergisini gösterdiğinde doğrusu aklıma bizim bol yazar ve şairli, makarrıülema diye övündüğümüz Kayseri’nin cılızlığı geldi.Ne yazık ki HERFENE’yi almayı unuttuğum için daha geniş açıklama yapamayacağım.Gerek hacim gerekse içerik olarak göz ve yürek dolduran öyle bir derginin 30bin nüfuslu bir ilde yayımlanıp bir milyona yaklaşan nüfusuyla Kayserimizde ‘tıss’ çıkmamasını dile getirdiğimde “bu işlerin sayıya bağlı olmadığını” veciz bir ifadeyle belirtti F. Ahmet Bahadır ağabey.Şahısların gayreti kurumların desteğini de alınca ortaya güzel eserler çıkmaz olur mu?Belki de sanata da değer verdiğini düşündüğüm Vali Enver Salihoğlu ile Kültürün de yansımasıdır bu güzellikler.Vali Beyin, gecenin sonunda yaptığı konuşmayı Şehriyar’ın Heyder Babaya Selam şiirinden iki ‘kıta’yla bitirmesi hoş oldu.Gümüşhane’ye bir ibadet aşkıyla çalışan Belediye Başkanı Mustafa Canlı Beyin şehrinin imarında gösterdiği çabanın kültür ve sanat çalışmalarında da sürdüğünü duymak güzeldi.Bir gazete köşesine sığmayacak kadar güzel şeyler yaşadık Gümüşhane’de.Yolunuz mutlaka düşmeli oraya.Çok kişiden duyduğum Karadeniz güzelliklerini yaşamaya giderken mutlaka durun Gümüşhane’de.Kalın bir gece orda.Tarihi konaklarında çay için.Çay dedim de aklıma geldi!Talat Ülker de benim gibi çay hastası.Çay, şiirin olmazsa olmazı bence. Bi de öteki “meret” var ama adını söylemeyelim, duman altında kalsın.Akasya Çay Evinde içtikçe içesimiz gelen çay, sohbetimiz boyunca eşlik etti bize.
Hele Trabzonlu şair ve karikatürist Harun Yavruoğlu’yla kırk yıldır tanışıyormuşuz gibi geldi bana. Harun Yavruoğlu adını yazın bir kenara ve “gogıl hazretlerinden” araştırın. Ben öyle yapacağım. Bir yazı daha yazıp onun karikatürlerinden bahsetmek istiyorum. Genç yaşında olgun eserler veren şair ve hikayeci Serkan Türk’ün öykülerinden de…Daha önce ismen tanıdığım şair Zülfikar Yapar Kaleli ile küçük bir Gümüşhane turu yaptık.Gönül isterdi ki… neyse şikayetlerimizi “müdüriyete” yaparız.Kısacası memnun ayrıldım Gümüşhane’den.Dilaver Cebeci adına yapılan şiir gecesi bana güzel dostlar kazandırdı.Gümüşhane artık daha bir anlamlı gönlümde.Orada tanıştığım şair ve yazarlardan hiç söz edemedim, ama başka bir yazıda mutlaka bahsedeceğim; Ömer Turan’dan, Neriman Calap, Ayşe Keskin, Serkan Türk’ten; Fehmi Yakut, Hanifi İspirli, İsmail Bingöl, Ali Kurt’tan; Ev sahiplerimiz Zülfikar Yapar Kaleli ve Talat Ülker’den… Ve özellikle Hışır Osman lakaplı tam bir gönül adamı şair Osman Nebioğlu ağabeyden.Kendine has okuyuşuyla damarlarımıza şiir enjekte eden Fazıl Ahmet Bahadır’la Kayseri dışında aynı ortamda bulunmak da farklı bir duyguydu.“Sanal” şairlerin gurultusundan uzak, gerçek şiirle mest olduğum Dilaver Cebeci Şiir Akşamı ile ilgili daha kapsamlı şeyler yazmalıydım. Fakat tembelliğim yüzünden ertelersem hiç yazamayacaktım. Şimdilik bunun kabul edilmesini dilerim.